Büyük Taklid Merci'i Sayın Seyyid Ali Hüseyni Sistani’nin Bürosunun Resmi İnternet Sitesi

Eserleri » Tam İlmihal

Üzerine Secde Etmenin Sahih Olduğu Şeyler → ← RÜKÛ

SECDE

1032- Farz ve müstehap namazların her rekâtında rükûdan sonra iki defa secde yapılması gerekir. Secde, huzu kastıyla özel bir şekilde alnı yere koymaktan ibarettir. Namazda secde halinde iki elin içini, iki dizi ve iki ayak başparmak uçlarını yere koymak farzdır. Alından kasıt farz ihtiyat gereği alnın ortasıdır. Bu da iki kaşın ortasında saç bitimine kadar ve ortadan çekilen iki çizgiden elde edilen dikdörtgendir.

1033-
İki secde birlikte bir rükündür. O hâlde farz namazda, unutarak veya meseleyi bilmediği için her iki secdeyi terk ederse namaz batıl olur. Aynı şekilde bir rekâtta iki secdeyi unuttuğundan veya mazur olduğu cehaletinden dolayı fazla yaparsa, farz ihtiyata göre hüküm aynıdır.

1034-
Bilerek bir secde eksik veya fazla yapılırsa, namaz batıl olur. Yanlışlıkla bir secde eksik veya fazla yapılırsa, namazı batıl olmaz. Sahiv secdesi hükümlerinde açıklaması gelecektir.

1035-
Bilerek veya yanlışlıkla, alın yere koyulmazsa, diğer organlar yere koyulsa da secde yapılmamıştır. Ama alın yere koyulur da yanlışlıkla diğer organlar yere koyulmaz veya yanlışlıkla zikir söylenmezse, secde sahihtir.

1036-
Herhangi bir zikir söyleneceği gibi, zorunlu bir durum olmadıkça, secdede üç kere, (سُبْحَانَ اللَّهِ) "Subhanellâh" veya bir kere (سُبْحَانَ رَبِّىَ اْلاَعْلَى وَ بِحَمْدِهِ) "Subhane reb-biye'l-‘e'la ve bihemdih" söylemek daha iyidir. Bu kelimeler arka arkaya ve sahih bir Arapçayla söylenmelidir. Farz ihtiyat gereği bu miktarda olmalıdır. Ayrıca "Subhane reb-biye'l-‘e'la ve bihemdih” zikrini üç, beş, yedi ve daha fazla söylemek müstehaptır.

1037-
Secdelerde, farz zikir miktarınca vücudun istikrar bulması gerekir. Bedenini zaruri bir durum olmadıkça, istikrardan çıkaracak kadar hareket ettirmemelidir. Hatta vacip zikirle meşgul olmasa da farz ihtiyata göre hüküm aynıdır.

1038-
Alın yere koyulmadan veya vücut istikrar bulmadan önce kasıtlı olarak secde zikri söylenirse namaz batıl olur. İstikrar halinden sonra zikri yeniden derse namaz sahih olur. Zikir tamamlanmadan önce kasıtlı olarak baş secdeden kaldırılırsa, namaz yine batıl olur.

1039-
Alın yere koyulmadan secde zikri söylenir ve secdeden kalkmadan farkına varılırsa, vücudun istikrarı hâlinde zikir yeniden söylenmelidir. Ama alın yere koyulup beden istikrar bulmadan yanlışlıkla söylenirse tekrar edilmesine gerek yoktur.

1040-
Secdeden kalktıktan sonra, secde zikri tamamlanmadan secdeden kalkıldığı anlaşılırsa, namaz sahihtir.

1041-
Secde zikri söylenirken, yedi azadan biri kasıtlı olarak yerden kaldırılırsa, secdede gerekli olan istikrara ters bir davranış olursa namaz batıl olur. Vacip ihtiyata göre zikir okunmasa da hüküm aynıdır.

1042-
Secde zikri tamamlanmadan önce yanlışlıkla baş yerden kaldırılırsa, alın tekrar yere koyulamaz ve yapılan miktar bir secde olarak sayılmalıdır. Ama diğer organlardan herhangi biri yanlışlıkla yerden kaldırılırsa, ikinci kez yere koyulup secde zikri söylenmelidir.

1043-
Birinci secdenin zikri tamamlandıktan sonra oturup vücut istikrar bulduktan sonra tekrar secdeye gitmek gerekir.

1044-
Alnın koyulduğu yer, dizlerin koyulduğu yerden ve parmak uçlarından dört bitişik parmak kadar aşağıda ve yüksekte olmamalıdır. Farz ihtiyat gereği alnın koyulduğu yer, durduğu yerden de dört bitişik parmak kadar aşağıda ve yukarıda olmamalıdır.

1045-
Eğilimi tam olarak anlaşılamayan eğimli yerde, farz ihtiyat gereği, alnın koyulduğu yer, ayak parmaklarının ve diz uçlarının koyulduğu yerden dört bitişik parmak kadar yukarıda veya aşağıda olması sakıncalıdır.

1046-
Alın, yanlışlıkla dizlerin ve ayak parmaklarının koyulduğu yerden dört bitişik parmak yüksekte olan bir şey üzerine koyulursa, bu yükseklik "secde vaziyetindedir" denmeyecek kadar fazlaysa, baş kaldırılıp ve yüksekliği dört bitişik parmaktan az olan bir şey üzerine koyulmalıdır. Eğer yükseklik, "secde vaziyetindedir" denilecek kadar olur ve vacip zikir söylendikten sonra farkına varılırsa, başını secdeden kaldırarak namazı bitirebilir. Ama vacip zikri söylemeden önce farkına varılırsa, alın onun üzerinden yüksekliği dört parmak miktarı veya daha az olan şey üzerine çekilmeli ve vacip zikir söylenmelidir. Eğer alnın çekilmesi mümkün değilse o durumda zikir söylenerek namaz tamamlanmalıdır. Yeniden namazı kılmasına gerek yoktur.

1047-
Alınla üzerine secde edilmesi sahih olan yer arasında bir şey olmamalıdır. O hâlde, mührün üzerinde alnın mührün kendisine temas etmeyeceği kadar kir olursa, secde batıl olur. Ama eğer mührün rengi değişmiş olursa, sakıncası yoktur.

1048-
Secdede iki elin içinin yere koyulması gerekir. Farz ihtiyata göre elin içinin tamamının yere konulması gerekir. Ama çaresizlik anında elin üstünün de sakıncası yoktur. Eğer elin üstü mümkün olmazsa, farz ihtiyat gereği bilek koyulmalıdır. O da koyulamazsa, dirseğe kadar yere koyulabilen kısım koyulmalıdır. O da mümkün olmazsa, kolun koyulması yeterlidir.

1049-
Farz ihtiyat gereği secdede, ayak başparmakları yere koyulmalıdır. Parmakların ucunun yere bırakılması gerekli değildir, ön veya arka tarafının yere konulması da yeterlidir. Ayak başparmağını yere bırakamazsa diğer parmakları veya ayağının üzerini yere bırakırsa veya tırnakların uzun olmasından dolayı başparmağının ucu yere değmezse namaz batıl olur. İhmalkârlıktan veya meseleyi bilmediğinden bu şekilde kılmışsa, namazlarını yeniden kılmalıdır.

1050-
Ayak başparmağının bir miktarı kesilmiş olursa, geri kalan kısım yere koyulmalıdır. Parmaktan hiçbir şey kalmaz veya kalır ancak yere değmeyecek kadar çok kısa olursa, farz ihtiyat gereği öbür parmaklarını yere koyulması gerekir. Hiçbir parmak yoksa, ayak adına ne varsa, o yere koyulmalıdır.

1051-
Göğüs ve karın yere yapıştırılarak ve ayaklar biraz uzatılarak, normal olmayan bir şekilde secde edilirse, bu şekilde “secde etti” derlerse namazı sahihtir. Uzanmış derler ve secde ettiği anlaşılmazsa namazı batıldır.

1052-
Mühür veya üzerine secde ettiği şey pak olmalıdır. Ama mühür necis bir yaygı üzerine koyulur veya mührün öbür tarafı necis olur; ancak, alın pak tarafına koyulursa, ya da mührün bir kısmı pak diğer kısmı alına bulaşmayacak şekilde necis olursa sakıncası yoktur.

1053-
Alında çıban, yara veya benzeri bir şey olur ve yere bırakmak mümkün olmazsa; eğer alının her tarafını sarmamışsa alnın sağlam yeri ile secde edilmelidir; mümkün olmadığı takdirde ise, yer kazılmalı, çıbanın yere geleceği yer çukur bırakılmalı ve alnın secdeye yetecek miktarda sağlam tarafı yere koyulmalıdır. (Alından maksadın ne olduğu secde bölümünün başlarında açıklandı.)

1054-
Çıban veya yara bütün alnı kaplamışsa, alnın iki tarafından biriyle secde edilmesi gerekir. Eğer bu mümkün olmazsa, yüzünün bazı bölümleriyle secde etmelidir. Yapamazsa farz ihtiyat gereği çene ile secde etmelidir. çene ile de mümkün olmazsa, alının iki tarafından biriyle secde edilmelidir. Yüzden hiçbir yerle yapılamazsa, secde için işaret etmelidir.

1055-
Oturabilen fakat alnını yere ulaştıramayan kimse, secde denilebilecek miktarda eğilebiliyorsa eğilmeli ve alnını yüksek bir şey üzerine koyulan mühüre veya üzerine secde edilmesi doğru olan bir şeyin üzerine koymalıdır. Fakat mümkünse ellerinin içini dizlerini ve başparmak uçlarını doğal bir şekilde yere koymalıdır.

1056-
Bir önceki meselde anlatıldığı şekilde mührü veya üzerine secde edilmesi sahih olan bir şeyi üzerine bırakmak için yüksek bir şey yoksa veya secde etmesi için mührü kaldırıp tutmaya yardım edecek biri de olmazsa, mührü veya başka bir şeyi eliyle kaldırmalı ve ona secde etmelidir.

1057-
Asla secde edemeyen, secde denilebilecek kadar da eğilemeyen kimse, secde için başıyla işaret etmelidir. Yapamazsa gözleriyle işaret etmelidir. Gözleriyle de işaret edemiyorsa kalbinde secde için niyet etmeli, farz ihtiyat gereği eliyle veya benzeri bir şeyle secde için işaret ederek vacip zikri söylemelidir.

1058-
İradesi dışında baş secdeden kalkarsa, mümkünse başının tekrar secde yerine dönmesine engel olmalıdır ve bu, zikir okunsa da okunmasa da, bir secde sayılır. Eğer başını tutamaz ve iradesi dışında tekrar secdeye ulaşırsa, ikisi bir secde sayılır ve eğer zikir okunmamışsa, müstehap ihtiyata göre okunmalıdır. Elbette cüzi niyet edilmeden mutlak yakınlaşma niyeti edilmelidir.

1059-
Takiyye yapılması gereken yerde, yaygı ve benzeri şeyler üzerine secde yapılabilir ve namaz için başka bir yere gidilmesine veya takiyyeye neden olan şey yok olduktan sonra, aynı yerde doğru bir şekilde secde yapılmak için, namazın geciktirilmesine gerek yoktur. Takiyyeye ters olmayacak şekilde aynı yerde secdenin sahih olduğu hasır gibi şeylerin üzerine secde etmesi mümkünse, sergi ve benzeri şeyler üzerine secde etmemelidir.

1060-
Üzerind vücudun istikrak bulmadığı tüyden yapılmış yatak ve benzeri şeyler üzerine secde etmek batıldır.

1061-
Çamurlu bir yerde namaz kılmaya mecbur olan kimse, bedenine ve elbisesine çamur değmesi zahmete neden olmayacaksa, secde ve teşehhüdünü normal olarak yapmalıdır. Zorluğu olursa ayakta, secde için başıyla işaret etmeli ve teşehhüdü ayakta okumalıdır, namazı da sahihtir.

1062-
Namazın birinci rekâtında ve öğlen, ikindi ve yatsı gibi dört rekatlı namazların teşehhüdün yeri olmayan üçüncü rekâtlarında, farz ihtiyata göre ikinci secdeden sonra biraz oturduktan sonra ayağa kalkılmalıdır.
Üzerine Secde Etmenin Sahih Olduğu Şeyler → ← RÜKÛ
العربية فارسی اردو English Azərbaycan Türkçe Français